14 direkte Treffer gefunden für: hoch


77 indirekte Treffer gefunden für: hoch

Deutsch Türkisch
hoch achten {v} birini saymak
hoch achten {v} çok hürmet etmek
die Hochachtung {sub} {f} birini sayma
Hochachtung! {adj} aferin!
hoch angesehen {adj} itibar sahibi
hoch angesehen {adj} saygı gören
hoch Ansehen {v} saygı gösterme
hoch aufgeschossen {adj} çok uzun ve zayıf
hoch auflösend {adj} yüksek çözünürlülük
hoch auflösende Präsentationen {sub} {pl} yüksek çözünürlülü sunumlar
hoch auflösender Film {sub} {m} yüksek çözünürlülü film
hoch aufragen {v} çok yükselmek
hoch aufragend {adj} çok yükselen
hoch aufragender Berg {sub} {m} çok yükselen dağ
hoch aufspringender Ball {sub} {m} çok yükseğe çıkan top
hoch aufsteigen {v} çok yükseğe çıkmak
hoch auftragend {adj} çok yükseğe çıkan
hoch beanspruchbar {adj} çok sağlam
hoch begabt {adj} son derece yetenekli
hoch begabt sein {v} çok yetenekli olmak
hoch Begabung {sub} {f} üstün yeteneklilik
hoch beglückt {adj} çok mutlu
hoch besteuert yüksek vergili
hoch bewertet yüksek değerlendirilir
hoch bezahlt yüksek fiyat ödenmiş
hoch bieten {v} yüksek fiyat sunmak
hoch eingeschätzt yüksek değer biçilir
hoch einschätzen {v} yüksek değer biçmek
hoch elastisch {adj} yüksek elastiki
hoch empfindlich {adj} çok hassas
hoch entwickelt {adj} yüksek gelişmiş
hoch entwickelt {adj} çok gelişkin
hoch entzündlich {adj} yüksek yanma tehlikesi olma
hoch erfreut {adj} çok sevinçli
hoch ertragreich yüksek kazançlı
hoch explosiv yüksek patlama tehlikesi
hoch favorisiert {adj} çok güçlü favori olan
hoch favorisiert sein {v} çok güçlü favori olarak görülmek
hoch feuerfest yüksek ısıya dayanıklı
hoch geachtet {adj} itibar sahibi
hoch geachtet {adj} itibarlı
hoch geehrt {adj} çok saygın
hoch geehrt {adj} çok sevilen
hoch gegriffen abartılı rakam
hoch gelegen {adj} deniz seviyesi üzerinde
hoch gelegen {adj} yüksekte olan
hoch gelobt methedilir
hoch gerechnet {adj} en çok
hoch gerechnet {adj} olsa olsa
hoch geschätzt {adj} çok saygın
hoch gestellt {adj} yukarıda
8 Meter hoch 8 metre yüksekliğinde
alle Minen gingen hoch tüm mayınlar patlamıştı
das Allzeithoch {sub} {n} daimi yüksek basınç
außergewöhnlich hoch olağanüstü yüksek
das Azorenhoch {sub} {n} [Hochdruckgebiet, das sich im Bereich der Azoren im Nordatlantik ausbildet] azor adaları bölgesinde oluşan yüksek hava basıncı
baumhoch {adj} ağaç yüksekliğinde
bergehoch [Rechtschreibvariante] dağlar gibi yüksek
berghoch {adv} bayır yukarı
berghoch {adv} baş yukarı
besonders hoch {adj} oldukça yüksek
bewertete zu hoch [er, sie, es~] yüksek değer biçmişti
brusthoch göğüse kadar
Dampf hoch [Verkehr] fayrap!
das ist mir zu hoch bu beni aşıyor
das Risiko ist mir zu groß, hoch bu risk bana göre çok fazla
das Deckenhoch {sub} {n} tavana kadar yüksek
der Bekanntheitsgrad ist nicht sehr hoch tanınmışlık derecesi çok fazla değil
die Emotionen kochen hoch duygular coşuyor
die Straße hoch yol yukarı
die Verlängerungszuschläge sind hoch uzatma ödemeleri yüksek
drei Treppen hoch üç basamak yukarıda
der Dreikäsehoch {sub} {m} [ugs.: kleiner Junge] bacaksız
der Dreikäsehoch {sub} {m} [ugs.: kleiner Junge] bücür
der Dreikäsehoch {sub} {m} bastıbacak
der Dreikäsehoch {sub} {m} yerdenbitme
einen Meter hoch bir metre yüksek
0.005s