14 direkte Treffer gefunden für: sadece


51 indirekte Treffer gefunden für: sadece

Deutsch Türkisch
Ackerbau nur für den Eigenbedarf sadece kendi ihtiyaçlarını karşılamak için çiftçilik
adaptogen {adj} [nicht nur eine bestimmte Wirkung zuordnen kann] sadece belli bir etkisi olmayan, çok yönlü
allein durch Denken gewonnen sadece düşünmekle kazandı
allein schon ihre Stimme regt mich auf sadece sesi bile beni sinirlendiriyor
Allein schon wegen seiner Haare sollte man ihn von der Liste streichen sadece saçları için dahi onu listeden silmek lâzım
als eine reine Formsache {sub} {f} sadece bir formalite olarak
apothekenpflichtig {adj} sadece eczande bulunur
Arbeit allein macht auch nicht glücklich sadece insanı mutlu etmez
auf blossen Antrag sadece dilekçe üzerine
auf nur einem Weg sadece bir yolda
auf rein geschäftlicher Basis sadece ticari bazda
Auftrag nur für diesen Tag sadece bu gün için sipariş
aus lauter Neid sadece kıskançlıktan
aus nur ihm selbst bekannten Gründen sadece kendi bildiği sebeplerden
aus purem Vergnügen sadece zevk için
Ausfuhrzölle mit ausschliesslich fiskalischem Charakter {sub} {pl} sadece vergi karakterli ihracat gümrükleri
Ausschließlich für Benutzung sadece kullanım için
ausschließlich für Mitglieder sadece üyeler için
ausschließlich netto sadece net
autotroph {adj} sadece anorganik maddelerle beslenen
beim bloßen Anblick sadece bakışta
Betriebsführung nur in Ausnahmefällen {sub} {f} sadece istisnai durumlarda şirket yönetimi
Betriebsführung nur in Ausnahmefällen {sub} {f} sadece istisnai durumlarda şirket idaresi
bloß 10 Jahre alt sadece 10 yaşında
bloß ein Kind sadece bir çocuk
bloß ein Vorurteil sadece ön yargı
bloß ein Vorwand sadece bahane
bloß eine Formalität sadece formalite
bloß eine Formsache sadece formalite icabı
bloß eine Kleinigkeit sadece küçük bir şey
bloß eine Zahl sadece bir sayı
bloß wegen ein paar Leuten sadece birkaç kişi nedeniyle
bloße Annahme {sub} {f} sadece tahmin
bloße Formalität {sub} {f} sadece formalite
bloße Gedanke {sub} {m} sadece düşünce
bloße Gewalt {sub} {f} sadece kaba güç
bloße Propaganda {sub} {f} sadece propaganda
bloße Redensarten {sub} {pl} sadece konuşma türleri
Bohrarbeit mit reinem Wasser {sub} {f} sadece saf su ile delme işi
das Brotstudium {sub} {n} sadece geçim sağlayabilmek amacıyla yapılan öğrenim
das Buchwissen {sub} {n} sadece kitap yoluyla edinilmiş bilgi
Da kann man ja nur raten sadece tahmin edilebilir
der bloßen Form wegen sadece şekli sebebiyle
die Wahrheit, die reine Wahrheit und nichts als die Wahrheit sadece gerçek başkası değil
dieses eine Mal sadece bir kez
dieses eine Mal sadece bu kez
Du traust dich nur nicht! sadece cesaret edemiyorsun!
durch bloße Willenskraft sadece istek gücüyle
durch bloße Übung sadece talim ile
eigens zu diesem Zweck sadece bu nedele
ein Boot, das nur einem Zweck dient sadece bir amaca hizmet eden bir kayık
0.004s