4 direkte Treffer gefunden für: sonnen


74 indirekte Treffer gefunden für: sonnen

Deutsch Türkisch
sonnen baden {v} güneşlenmek
Sonnen platz {sub} {m} gürieş tarafı
Sonnen- güneş-
die Sonnen-Wolfsmilch {sub} {f} sarı sütleğen
die Sonnen-Wolfsmilch {sub} {f} sütleğen
die Sonnenaktivität {sub} {f} güneş aktivitesi
das Sonnenaktivitätszentrum {sub} {n} güneş aktivite merkezi
die Sonnenallergie {sub} {f} güneş allerjisi
der Sonnenanbeter {sub} {m} güneşe tapan kişi
die Sonnenanbeterin {sub} {f} [weiblich] güneşe tapan kişi
die Sonnenanbetung {sub} {f} güneşe tapma
der Sonnenanbetungstanz {sub} {m} güneşe tapma dansı
der Sonnenastrild {sub} {m} alamecek
der Sonnenastrild {sub} {m} pembe kanatlı ispinoz
der Sonnenaufgang {sub} {m} gün doğması
der Sonnenaufgang {sub} {m} gün doğuşu
der Sonnenaufgang {sub} {m} güneş doğması
der Sonnenaufgang {sub} {m} güneş doğuşu
der Sonnenaufgang {sub} {m} güneşin doğuşu
die Sonnenaufgänge {sub} {pl} gün doğuşları
das Sonnenbad {sub} {n} güneş banyosu
Sonnenbad nehmen {v} güneş banyosu almak
Sonnenbad nehmend {adj} güneş banyosu alan
das Sonnenbaden {sub} {n} güneşlenme
sonnenbaden {v} güneş banyosu yapmak
sonnenbaden {v} güneşlenmek
die Sonnenbadende {sub} {f} güneşlenen bayan
die Sonnenbadende {sub} {pl} güneşlen kişiler
der Sonnenbadender {sub} {m} güneşlen kişi
der Sonnenbadnehmer {sub} {m} güneş banyosu yapan
der Sonnenball {sub} {m} ateş topu
der Sonnenball {sub} {m} güneş
die Sonnenbank {sub} {f} solaryum bankı
die Sonnenbatterie {sub} {f} güneş bataryası
die Sonnenbatterie {sub} {f} güneş enerjisini elektrik enerjisine çeviren jeneratör
die Sonnenbehandlung {sub} {f} güneş sağaltımı
die Sonnenbestrahlung {sub} {f} solar radyasyon
sonnenbeständig {adj} güneşe dayanıklı
die Sonnenbleiche {sub} {f} güneş ağartması
die Sonnenbleiche {sub} {f} güneş beyazlatması
die Sonnenblende {sub} {f} güneş siperi
die Sonnenblende {sub} {f} güneşlik
die Sonnenblende {sub} {f} parasoley
die Sonnenblende {sub} {f} pencere güneşliği
die Sonnenblenden {sub} {pl} güneşlikler
die Sonnenblendscheibe {sub} {f} [Auto] koyu renkli cam
der Sonnenblocker {sub} {m} güneşten koruyucu
der Sonnenblocker {sub} {m} güneşe karşı koruyucu
Sonnenblocker mit Faktor 30 30 faktörlü güneşten koruyucu
die Sonnenblume {sub} {f} [Helianthus annuus] Ayçiçeği, Gündöndü, Günebakan
die Sonnenblume {sub} {f} ay çiçeği
besonnen {adj} [umsichtig] basiretli
besonnen {adj} [umsichtig] tedbirli
besonnen {adj} [umsichtig] temkinli
besonnen {adj} ağır başlı
besonnen {adj} ihtiyatlı
besonnen {adj} ileriyi gören
besonnen {adj} temkinli
besonnen {adj} ölçülü
besonnen {v} aydınlatmak
gesonnen {v} s. sinnen
die Mittagssonnen {sub} {pl} öğle güneşleri
die Nebensonnen {sub} {pl} yalancı güneşler
schlecht gesonnen kötü düşünülmüş
sich in jemandes Gunst sonnen {v} başkasının sayesinde rahat yaşamak
sich in seinem Erfolg sonnen {v} basarısının keyfini çıkarmak
sich sonnen {v} güneşlenmek
unbesonnen {adj} akılsız
unbesonnen {adj} düşüncesiz
unbesonnen {adj} ihtiyatsız
unbesonnen {adj} tedbirsiz
versonnen [= in Gedanken verloren] dalgın
versonnen {adj} [träumerisch] dalgın
versonnen {adj} düşünceli
0.004s