2 direkte Treffer gefunden für: haute

Deutsch Türkisch
haute [er, sie, es~] vurmuştu
die Häute {sub} {pl} deriler

50 indirekte Treffer gefunden für: haute

Deutsch Türkisch
haute ab [er, sie, es~] çekip gitmişti
haute an [er, sie, es~] lâf atmıştı
haute hin [er, sie, es~] ras gitti
die Haute-Couture {sub} {f} modacılık
der Haute-Couturier {sub} {m} modacı
der Hauteffekt {sub} {m} cilt etkisi
das Hautekzem {sub} {n} deri egzaması
die Hautempfindlichkeitsprüfung {sub} {f} deri hassaslığı denemesi
die Hautempfindung {sub} {f} deri duyumu
die Hautempfindung {sub} {f} deri hissiyatı
die Hautempfindungen {sub} {pl} cilt duyumları
das Hautemphysem {sub} {n} deri amfizemi
hauteng {adj} tamamen yapışır şekilde
hauteng {adj} vücudu sımsıkı saran şekilde
hauteng [Hose, Kleid etc.] dapdar
hautenge, elastische Skihose {sub} {f} dar elastik kayak pantolonu
hautenger Rock {sub} {m} dapdar etek
die Hautentfettung {sub} {f} cilt yağlarını bertaraf etme
die Hautentzündung {sub} {f} [Med.] deri iltihabı
die Hautentzündung {sub} {f} [Med.] dermit
die Hautentzündung {sub} {f} cilt iltihabı
die Hauterkrankung {sub} {f} cilt hastalığı
die Hautevolee {sub} {f} {ugs.} sosyete tabakası
die Hautevolee {sub} {f} {ugs.} yüksek tabaka
Häute bereiten güneş yanığından dolayı soyulmak
Häute bereiten {v} tabaklanmak
die Häuteabfälle {sub} {pl} [Lederindustrie] deri atıkları
häuten {v} derisini yüzmek
häuten {v} kabuğunu soymak
bakteriologische Untersuchung der Haut und der Schleimhäute {sub} {f} mükozaların ve derinin bakteriyolojik muayenesi
behaute [er, sie, es~] yontmuştu
beschaute {v} gözden geçirmişti
die Eihäute {sub} {pl} yumurta zarları
er haute {ugs.} vurmuştu
die Fruchthäute {sub} {pl} meyve kabukları
die Hirnhäute {sub} {pl} beyin zarları
die Hornhäute {sub} {pl} kornealar
Keimhäute pl
die Kuhhäute {sub} {pl} inek derileri
die Nagelhäute {sub} {pl} tırmak kabukları
die Oberhäute {sub} {pl} üst deriler
die Rohhäute {sub} {f} ham kösele
die Schafhäute {sub} {pl} koyun derileri
schaute [er, sie, es~] bakmıştı
die Schlangenhäute {sub} {pl} yılan derileri
die Schutzhäute {sub} {pl} koruyucu deriler
die Schweinehäute {sub} {pl} domuz derileri
verhaute [er, sie, es~] dayak atmıştı
die Vorhäute {sub} {pl} ön deriler
weiche Häute {sub} {pl} yumsak deriler
0.003s