Keine direkten Treffer gefunden für: yaslanm

Deutsch Türkisch

51 indirekte Treffer gefunden für: yaslanm

Deutsch Türkisch
alt werden {v} yaşlanmak
das Altern {sub} {n} yaşlanma
altern {v} [alterte, ist gealtert] yaşlanmak
der Alternsforscher {sub} {m} yaşlanmayı inceleyen kişi
die Alternsforschung {sub} {f} yaşlanmayı araştırma
alterte [er, sie, es~] yaşlanmıştı
alterten [sie] yaşlanmışlardı
die Alterung {sub} {f} yaşlanma
die Alterungserscheinungen {sub} {pl} yaşlanma belirtileri
die Alterungsgeschwindigkeit {sub} {f} yaşlanma hızı
der Alterungsprozess {sub} {m} yaşlanma süreci
das Altwerden {sub} {n} yaşlanma
angekratzt {ugs.} yaşlanmış
anlehnen {v} [lehnte an, hat angelehnt] yaslanmak
anlehnen {v} [sich] yaslanmak
die Anlehnung {sub} {f} yaslanma
die Anti-Aging-Wirkstoffe {sub} {pl} yaşlanmaya karşı etkili maddeler
das Auflager {sub} {n} yaslanma altlığı
auflehnen {v} [sich] yaslanmak
älter werden yaşlanmak
das Älterwerden {sub} {n} yaşlanma
ältlich {adj} yaşlanmaya başlamış
betagt {adj} yaşlanmış
die Betagte {sub} {f} yaşlanmış
der Betagter {sub} {m} yaşlanmış
der Zahn der Zeit [die Zerstörungskraft des Alterns] yaşlanmanın tahrip etme gücü
der Zahn der Zeit [die Zerstörungskraft des Alterns macht sich bemerkbar] yaşlanmanın tahribatı belli oluyor
Folgen der Überalterung {sub} {pl} yaşlanmanın sonuçları
gealtert {adj} yaşlanmış
gealterte Person {sub} {f} yaşlanmış kişi
gealterter Mann {sub} {m} yaşlanmış adam
gegen Alterserscheinungen yaşlanma belirtilerine karşı
das Gnadenbrot {sub} {n} yaşlanmış yük ya da binek hayvanına bakma
grau werden {v} yaşlanmak
Immunsystem bei der Alterung {sub} {n} yaşlanmada bağışıklı sistemi
Immunsystem und Alterungsprozess {sub} {n} yaşlanma ve bağışıklı sistemi
in die Jahre kommen {v} yaşlanmak
in die Jahre kommen {v} yaşlanmaya başlamak
lehnen {v} [sich ~] yaslanmak
lehnte auf [er, sie, es~] yaslanmıstı
nass werden {v} [Augen] yaşlanmak
nicht alternd [Mensch] yaşlanmayan
sich anlehnen yaslanmak
sich aufstützen yaslanmak
sich lehnen {v} yaslanmak
sich stützen {v} yaslanmak
stützen {v} [sich ~] yaslanmak
überständig {adj} yaşlanmış
verblühen {v} [Naturwissenschaft: verblühte, ist verblüht] yaşlanmak
vergreisen {v} [Naturwissenschaft] yaşlanmak
vergreiste [er, sie, es~] yaşlanmıştı
0.004s