2 direkte Treffer gefunden für: yak

Deutsch Türkisch
der Jak {sub} {m} yak
jüngst {adv} yak

77 indirekte Treffer gefunden für: yak

Deutsch Türkisch
der Abbaustoffwechsel {sub} {m} yakma metabolizması
das Abbeizbad {sub} {n} yakma banyosu
die Abbeizung {sub} {f} yakma
abbrennbares Gift {sub} {n} yakılabilir zehir
das Abbrennen {sub} {n} yakma
abbrennen {v} [brannte ab, hat abgebrannt] yakarak yok etmek
abbrennen {v} [brannte ab, hat abgebrannt] yakmak
das Abbrenngerät {sub} {n} yakma aleti
die Abbrennkammer {sub} {f} yakma hücresi
der Abbrennlöffel {sub} {m} yakma kepçesi
das Abbrennschweißen {sub} {n} yakma ark kaynağı
das Abbrennstück {sub} {n} yakılan parça
die Abfackeleinrichtung {sub} {f} yakma düzeneği
abfackeln {v} [fackelte ab, hat abgefackelt] yakıp tüketmek
abfackeln {v} [fackelte ab, hat abgefackelt] yakmak
die Abfackelungsanlage {sub} {f} yakma tesisi
die Abfangdiode {sub} {f} yakalama diyodu
das Abfangen {sub} {n} yakalama
abfangen {v} [fing ab, hat abgefangen] yakalamak
abfangen {v} [fing ab, hat abgefangen] yakalamak
abfangend {adj} yakalayan
die Abfanghöhe {sub} {f} yakalama yüksekliği
die Abfangklappe {sub} {f} yakalama tuzağı
der Abfänger {sub} {m} yakalayıcı
ablegen {v} [legte ab, hat abgelegt] yakasını bir şeyden kurtarmak
abnabeln {v} [sich] yakınından ayrılmak
das Abtreibgas {sub} {n} yakılmış gaz
abzusehen yakın zamanda
das Abätzen {sub} {n} yakı yakma
der Adductor {sub} {m} yaklaştırıcı kas
der Adduktor {sub} {m} yaklaştırıcı kas
die Adduktoren {sub} {pl} yaklaştırıcı kaslar
der Adduktorenkanal {sub} {m} yaklaştırıcı kas kanalı
der Adessivus {sub} {m} yakınlık durumu
adrett [gepflegt] yakışıklı
die Adäquanz {sub} {f} yakışık
die Affinität {sub} {f} yakınlık
als schick gelten {v} yakışıklı olarak sözü edilmek
am Kragen fassen {v} yakasına yapışmak
am nächsten yakınında
an yakınına
an yakınında
an ... Tage yaklaşık ... gün
an den Kragen yakalarda
anbeizen {v} yakmak
anblasen {v} [Ofen] yakmak
anbrennen {v} [brannte an, hat angebrannt] yakmak
andrehen {v} [Licht] yakmak
die Anfahrt {sub} {f} yaklaşma
anfallen {v} [fiel an, hat angefallen] yakalamak
anfassen {v} [fasste an, hat angefasst] yakalamak
das Aldehydammoniak {sub} {n} aldehid amonyak
das Ammoniak {sub} {n} amonyak
Ammoniak- amonyak
die Ammoniakflüssigkeit {sub} {f} sıvı amonyak
das Anaphrodisiak {sub} {n} anafrodizyak
angetrunken {adj} kafası yak
der Anhalt {sub} {m} dayak
der Anstifter {sub} {m} önayak
die Anstifterin {sub} {f} [weiblich] önayak
das Aphrodisiakum {sub} {n} afrodizyak
der Arrak {sub} {m} [Branntwein aus Reis oder Melasse] pirinç veya şeker kamışından yapılan konyak
die Auflage {sub} {f} [Basis, Abstützung] dayak
das Auflager {sub} {n} dayak
der Aufwerfer {sub} {m} karşı dayak
aus vollem Hals yak cıyak
barfuß {adj} yalınayak
die Barre {sub} {f} [Übungsstange für Tänzer] dayak
das Bein {sub} {n} [Tisch-] ayak
das Bein {sub} {n} [von Mensch oderTier] ayak
bekloppt {adj} manyak
bekloppt {ugs.} manyak
der Bekloppter {sub} {m} {ugs.} manyak
benebelt [Person] kafası yak
der Benediktiner {sub} {m} bir cins konyak
besessen {adj} manyak
besoffen {adj} kafası yak
0.002s