30 direkte Treffer gefunden für: tun


77 indirekte Treffer gefunden für: tun

Deutsch Türkisch
das Abziehband {sub} {n} tünel konveyörü
Abziehband im Haldentunnel {sub} {n} tünelli sevk bandı
die Adventitia {sub} {f} tunica adventitiavasorum
aus Bronze tunçtan
der Bohrkopf {sub} {m} [Tunnelvortrieb] tünel matkabı
die Bronze {sub} {f} tunç
der Bronzeguss {sub} {m} tunç dökümü
bronzen {adj} tunçtan
die Bronzen {sub} {pl} tunçlar
bronzen {v} tunç rengi vermek
die Bronzeware {sub} {f} tunç mamulâtı
die Bronzezeit {sub} {f} tunç devri
das Bronzezeitalter {sub} {n} [selten] tunç devri
bronzezeitlich tunç devrine ait
das Bronzieren {sub} {n} tunçla kaplama
bronzieren {v} [bronzierte, hat bronziert] tunçla kaplamak
das Buntmetall {sub} {n} tunç döküm
die Buntmetalle {sub} {pl} tunç dökümler
die Dobrudscha {sub} {f} Tuna ile Karadeniz arasındaki bölge
die Donau {sub} {f} Tuna
die Donau {sub} {f} Tuna nehri
Donau- Tuna-
die Donauanrainerstaaten {sub} {pl} Tuna kıyısında oturan ülkeler
Donaudampfschifffahrtsgesellschaft Tuna gemicilik birliğ
die Donauebene {sub} {f} Tuna düzlüğü
der Donauhafen {sub} {m} Tuna limanı
die Donaukommission {sub} {f} Tuna komisyonu
die Donaukultur {sub} {f} Tuna kültürü
der Donaulachs {sub} {m} Tuna somonu
die Donauländer {sub} {pl} Tuna ülkeleri
die Donauniederung {sub} {f} Tuna alçaklığı
das Donauschutzübereinkommen {sub} {n} Tuna`yı koruma anlaşması
der Donaustaat {sub} {m} Tuna nehrinde kıyı devlet
die Drau {sub} {f} Tuna nehrinin bir kolu
Drähte aus Bronze {sub} {pl} tunçtan teller
der Durchstich {sub} {m} [Militär] tünel
Durchstich eines Tunnels {sub} {m} tünel yarma
das Erz {sub} {n} [Bronze] tunç
das Erz {sub} {n} [Geologie] tunç
die Erzfarbe {sub} {f} tunç rengi
für alle Fahrzeuge verboten tün taşıtlara yasak
goldbraun {adj} tunç renkli
graben, einen Tunnel~ {v} tünel kazmak
der Huchen {sub} {m} [Zoologie] Tuna bölgesi şom balığı
die Hühnerleiter {sub} {f} tünek merdiveni
die Hühnerstange {sub} {f} tünek
in einem Tunnel solltest du die Scheinwerfer einschalten tünelde farları yakmalısın
der Kling-klang {sub} {m} tungurtu
klirrend {adj} tungur tungur
das Lüfterbauwerk {sub} {n} [Tunnel] tünel havalandırması
das Lüftergebäude {sub} {n} [Tunnel] tünel havalandırma binası
Abbitte leisten oder tun {v} özür dilemek
Abbitte tun {v} özür dilemek
abgeneigt sein etwas zu tun {v} hoşnut olmadan bir şey yapmak
abmachen etwas zu tun -mek üzere
absolut gar nichts tun tamamen hiçbir şey yapmamak
Abstand nehmen etwas zu tun {v} bir şeyi yapmaktan kaçınmak
die Abstandsäule {sub} {f} ara tun
Abtrag tun {v} ziyan vermek
die Abtreibesäule {sub} {f} dışarı atıcı tun
abtun {v} [Besitz: tat ab, hat abgetan] elden çıkarmak
abtun {v} [Gewohnheit] alışkanlığı bırakmak
abtun {v} [Gewohnheit] alışkanlığından vazgeçmek
abtun {v} [Kleidung] çıkarmak
abtun {v} [tat ab, hat abgetan] atmak
abtun {v} [Veranlagung] bir tarafa bırakmak
achselzuckend abtun {v} omuz silkerek geçiştirmek
alle {adj} bütün
alle bütün
allen anderen überlegen tüm ötekilerden üstün
allen Arten überlegen bütün tiplerden üstün
allen Grund haben, etw zu tun {v} bir şeyi yapmak için yeteri kadar sebep bulunmak
allen Grund haben, etwas zu tun {v} bir şey yapmak için birçok sebebi olmak
alles daran setzen, etwas zu tun bir şey yapmak için elinden geleni yapmak
alles Erdenkliche tun her şeyi yapmak
alles in seinen Kräften Stehende tun elinde olan her şeyi yapmak
alles in seiner Macht Stehende tun tüm gücünü kullanamak
0.005s