abhorchen
{v}
[Herz: horchte ab, hat abgehorcht]
|
kulaklik ile muayene
|
|
abstehende Ohrmuscheln
{sub}
{pl}
|
kulakların açık kıkırdaklı kısımları
|
|
die
Affenspalte
{sub}
{f}
|
kulakla göz kaşı arasındaki çukurluk
|
|
der
Augenbolzen
{sub}
{m}
|
kulaklı cıvata
|
|
aurikuläre Hypertrophie
{sub}
{f}
|
kulakla ilgili hipertansiyon
|
|
bis an die Ohren erröten
|
kulaklarına kadar kızarmak
|
|
bis zu den Ohren erröten
|
kulaklarına kadar kızarmak
|
|
bis über beide Ohren grinsen
{ugs.}
|
kulaklarına kadar gülmek
|
|
Bügel des Kopfhörers
{sub}
{m}
|
kulaklık çubuğu yayı
|
|
das Ohr betreffend
|
kulakla ilgili
|
|
die Fühler ausstrecken nach ...
{v}
{ugs.}
[sich umhören]
|
kulaklarını açık tutmak
|
|
die Ohren aufsperren
|
kulakları açmak
|
|
die Ohren offen halten
|
kulakları açmak
|
|
die Ohren steif halten
{v}
[wörtlich]
|
kulakları dik tutmak
|
|
Einstellung nach dem Gehör
{sub}
{f}
|
kulakla ayar
|
|
es klingt in meinen Ohren
|
kulaklarımda zil çalıyor
|
|
etwas nicht hören lassen
{v}
|
kulaklarını tıkamak
|
|
die
Eule
{sub}
{f}
|
kulaklı orman baykuşu
|
|
die
Fraise
{sub}
{f}
[aus französisch: Kinnbart bis zu Ohren]
|
kulaklara kadar uzanan çene sakalı
|
|
der
Gehörschutz
{sub}
{m}
|
kulaklık
|
|
die
Gehörschutzschwäche
{sub}
{f}
|
kulaklık zayıflığı
|
|
gellen
{v}
|
kulakları tırmalamak
|
|
der
Headset
{sub}
{m}
|
kulaklık
|
|
Hut mit Ohrenklappen
{sub}
{m}
|
kulaklı şapka
|
|
der
Hörer
{sub}
{m}
|
kulaklık
|
|
die
Hörer
{sub}
{pl}
|
kulaklıklar
|
|
Hörers
[des~]
|
kulaklığın
|
|
das
Hörgerät
{sub}
{n}
|
kulaklık
|
|
in den Ohren sausen
{v}
|
kulakları uğuldamak
|
|
in die Ohren Watte stopfen
{v}
|
kulaklarına pamuk tıkamak
|
|
in Ohren Watte stopfen
{v}
|
kulaklarına pamuk tıkamak
|
|
die
In-Ohr-Kopfhörer
{sub}
{pl}
|
kulaklık
|
|
der
Kopfhörer
{sub}
{m}
|
kulaklık
|
|
der
Kopfhörer
{sub}
{m}
|
kulaklıklı alıcı
|
|
die
Kopfhörer
{sub}
{pl}
|
kulaklıklar
|
|
der
Kopfhöreranschluss
{sub}
{m}
|
kulaklık bağlantısı
|
|
der
Kopfhörerausgang
{sub}
{m}
|
kulaklık çıkışı
|
|
der
Kopfhörerbügel
{sub}
{m}
|
kulaklık çubuğu yayı
|
|
die
Kopfhörerschnur
{sub}
{f}
|
kulaklık kordonu
|
|
der
Kopfhörerstecker
{sub}
{m}
|
kulaklık fişi
|
|
die
Löffel
{sub}
{pl}
[ugs.: Ohren]
|
kulaklar
|
|
die
Muschel
{sub}
{f}
[Telefonhörer]
|
kulaklık
|
|
der
Nackenbügel
{sub}
{m}
|
kulaklık tutucu
|
|
neben dem Kopfhöreranschluss an der Seite
|
kulaklık bağlantısının yan tarafında
|
|
die
Ohren
{sub}
{pl}
|
kulaklar
|
|
Ohren anlegen
{v}
|
kulaklarını dikmek
|
|
Ohren anlegen
{v}
|
kulaklarını kısmak
|
|
Ohren anlegen
{v}
|
kulaklarını kıstırmak
|
|
Ohren klingeln
{v}
|
kulakları çınlamak
|
|
Ohren klingen mir
|
kulaklarım çınlıyor
|
|
ohrenbetäubend
{adj}
|
kulakları sağır edecek
|
|