6 direkte Treffer gefunden für: Allein


77 indirekte Treffer gefunden für: Allein

Deutsch Türkisch
allein arbeitend {adj} kendi çalışan
allein arbeitend {adj} yalnız çalışan
allein auf weiter Flur {sub} {f} geniş salonda kendisi
allein auf weiter Flur stehen geniş salonda kendisi durmak
allein bleiben {v} yalnız kalmak
allein dastehen kimsesiz olmak
allein dastehen {v} kimsesiz olmak
allein durch Denken gewonnen sadece düşünmekle kazandı
allein durchgeführt yalnız uyguladı
allein erziehend {adj} başına çocuk büyüten
allein erziehend {adj} tek başına büyüten
allein erziehend sein {v} tek başına büyütür olmak
allein erziehende Mutter {sub} {f} yalnız büyüten Anne
allein erziehender Elternteil {sub} {m} yalnız büyüten ebeveynlerden biri
allein erziehender Vater {sub} {m} yalnız büyüten Baba
allein für die Beurteilung des Sachverhalts zuständig durumu yalnız değerlendirmekle yetkili
allein lassen yalnız bırakmak
allein mit seinen Gedanken fikirleriyle yalnız
allein schon ihre Stimme regt mich auf sadece sesi bile beni sinirlendiriyor
Allein schon wegen seiner Haare sollte man ihn von der Liste streichen sadece saçları için dahi onu listeden silmek lâzım
allein sein {v} baş başa kalmak
allein sein {v} yalnız
allein sein {v} yalnız olmak
allein stehen {v} kimsesiz olmak
allein stehen {v} yalnız kalmak
allein stehend {adj} yalnız yaşayan
allein stehend {adv} bekâr
allein stehend {adv} garip
allein stehend {adv} izole
allein stehend {adv} kimsesiz
allein stehend {adv} yoksul
allein stehend {adv} öksüz
Allein stehende {sub} {f} bekâr
Allein stehende {sub} {f} evli olmayan kadın
allein stehende Frau {sub} {f} bekâr bayan
Allein stehender {sub} {m} bekâr
Allein stehender {sub} {m} evli olmayan erkek
allein stehendes Haus {sub} {n} müstakil ev
das Alleinstellungsmerkmal {sub} {n} ayırt edici özellik; karakteristik özellik
allein verantwortlich sein {v} kendisi sorumlu olmak
allein vollbracht yalnız başardı
allein zeichnungsberechtigt yalnız kendisi imzaya yetkili
der Alleinaktionär {sub} {m} tek hissedar
der Alleinaktionär {sub} {m} tüm hisse senetleri kendine ait
der Alleinangriff {sub} {m} yalnız saldırı
der Alleinanspruch {sub} {m} yalnız hak talebi
Alleinanspruch auf den Gewinn {sub} {m} kazançta yalnız hak talebi
der Alleinauftrag {sub} {m} tek sipariş
alleinberechtigt kendisi yetkili
die Alleinberechtigung {sub} {f} monopol hakkı
die Alleinberechtigung {sub} {f} tekel
das weiß Gott allein orasını Allah bilir
der Mensch lebt nicht vom Brot allein [Für die Menschen sind auch immaterielle Dinge wichtig] manevi değerlerde önemlidir
Ein Unglück kommt selten allein uğursuzluklar arka arkaya gelir
ein Zimmer für sich allein şahsa ait bir oda
endlich allein nihayet yalnız
er allein sadece o
er ganz allein sadece o
er kam allein yalnız gelmişti
er lebt allein yalnız yaşıyor
er wohnt allein yalnız oturuyor
für mich allein sadece benim için
für sich allein sadece kendisi için
ganz allein kendi kendine
ganz allein tek başına
ganz allein yalnız başına
ging allein [er, sie, es~] yalnız gitti
ich ganz allein yapayalnızım
ich lebe allein yalnız yaşıyorum
mit der linken Hand allein sadece sol elle
mit seinem Schmerz ist keiner gern allein hiç kimse acısıyla yalnız kalmak istemez
mutterseelenallein {adj} kimsesiz
mutterseelenallein {adj} tek başına
mutterseelenallein {adj} yapayalnız
mutterseelenallein {adj} guguk gibi
mutterseelenallein {adj} kukumav gibi
sie allein siz yalnız
0.003s