Keine direkten Treffer gefunden für: (Ka

Deutsch Türkisch

51 indirekte Treffer gefunden für: (Ka

Deutsch Türkisch
die Abrogation {sub} {f} (kanunu) geri alma
die Abrogation {sub} {f} (kanunu) ilga etme
die Abrogation {sub} {f} (kanunu) iptal etme
die Abrogation {sub} {f} (kanunu) kaldırma
abrogativ {adj} (kanunu) ilga edici,yürürlükten kaldırmayı gerektiren
abrogativ {adj} (kanunun) varlığını ortadan kaldıran
abrogieren {v} [rogierte ab, hat abrogiert] (kanunu) ilga etmek
abrogieren {v} [rogierte ab, hat abrogiert] (kanunu) yürlükten kaldırmak
aufflattern {v} (kanatlarını çırparak) uçmak
befolgen {v} (kanun) riayet etmek
beiwohnen {v} (kadınla) cinsel ilişkide bulunmak
die Beiwohnung {sub} {f} (kadınla) cinsel ilişkide bulunma
benommen {adj} (kafa) dumanlı
der Beschwerer {sub} {m} (kâğıt, vs.) üzerine uçmaması için konan küçük ama ağır nesne
der Blechschaden {sub} {m} (kazada) maddi hasar
der Blechschaden {sub} {m} (kazada) maddi ziyan
der Blutersatz {sub} {m} (kan kaybı durumunda vücuda verilebilecek) fizyolojik sofra tuzu çözeltisi
die Blutersatzflüssigkeit {sub} {f} (kan kaybı durumunda vücuda verilebilecek) fizyolojik sofra tuzu sıvısı
der Bürzel {sub} {m} (kanatlı hayvanlarda) kuyruk
der Bürzel {sub} {m} (kanatlı hayvanlarda) kuyruksokumu gerisi
der Dignitar {sub} {m} (katolik kilisede) en önemli üye
distributiv {adj} (kavram) ayrıntıları kapsayan
der Domherr {sub} {m} [kirchlich] (katolik kilisesinde) piskopos danışmanı
der domkapitular {sub} {m} (katolik kilisesinde) piskopos danışmanı
die Dystonie {sub} {f} [Med.] (kas, sinir) normal davranış bozukluğu
die Ehehälfte {sub} {f} (kadın)
einkapseln {v} [ich kapselte ein, ich habe eingekapselt] (kapsül, koza) içine koymak
einkeilen {v} (kalabalıktan) sıkışmış bir durumda olmak
die Einkeilung {sub} {f} (kalabalıktan) sıkışmış bir durumda
der Einreiber {sub} {m} (ka veya penceredeki) kilit
einrennen {v} (kapı, pencere) kırarak açmak
einrennen {v} (kapı, pencere) kırmak
einriegeln {v} (kapı, pencere, vs.) sürerek kapatmak
einschleusen {v} (kaçak birini veya bir şeyi) gizlice ülkeye sokmak
einsieden {v} (kaynatarak) koyulaştırmak
einstreichen {v} [einstreife: z.B. Gewinne] (kazancı) cebine atmak
einstreifen {v} [österr.: einstreichen: z.B. Gewinne] (kazancı) cebine indirmek
entfliegen {v} (kafesten, kümesten) uçarak kaçmak
entgegenfahren {v} (karşılamak için) araçla gitmek
die Erbsünde {sub} {f} (katolik inancına göre) insanın doğasında olan günahkârlık eğilimi
erlassend {adj} (kanun) yasa çıkaran
die Erlassung {sub} {f} (kanun) çıkarma
die Exequien {sub} {pl} (katolik) cenaze merasimi
das Fehlgeld {sub} {n} (kasada) noksan para
festfahrend {adj} (kara veya çamura) saplanan
die Friseuse {sub} {f} (kadın) berber
die Friseusen {sub} {pl} (kadın) berberler
das Frühjahrshochwasser {sub} {n} [hoher Wasserstand durch Schneeschmelze] (kar erimesi neticesi) ilkbahar seli
die Frühmesse {sub} {f} (Katolik) fecir ayini
Fußball abstoßen {v} (kaleci tarafından) futbol topuna vurmak
das Gackern {sub} {n} {ugs.} (kadın) tavuk gibi bağırarak konuşmak
0.002s