12 direkte Treffer gefunden für: in


77 indirekte Treffer gefunden für: in

Deutsch Türkisch
Aaron İngilizcede erkek ismi
der Abaddon {sub} {m} [biblische Figur] incilde bir şekil
der Abbau {sub} {m} [Druck, Vakuum] indirgeme
Abbau durch Sprengen {sub} {m} infilakla sökme
die Abbautemperatur {sub} {f} indirgeme harareti
der Abfahrtslauf {sub} {m} in
Abfall vom Glauben {sub} {m} inanç azalımı
abfallend {adj} inişli
abfallend [Gelände] inişli arazi
abfallende Kruppe {sub} {f} [Pferd] inişli sağrı
abfallende Leitungen {sub} {pl} inişli hatlar
die Abfallendlagerung {sub} {f} inişli depolama
die Abfallflanke {sub} {f} inişli yüzey
die Abfallflankenverbreiterung {sub} {f} inişli yüzeyi genişletme
die Abfallverzögerung {sub} {f} in gecikmesi
die Abfallverzögerung {sub} {f} in geciktirme
die Abfallzeit {sub} {f} in süresi
die Abfanglandung {sub} {f} inerken tutma
abgeleugnet inkâr edilmiş
abgemauert inşa edilmiş
abgesenkt indirilmiş
abgesessen inmiş
abgestiegen inmiş
abgezinst indirilmiş
der Abglanz {sub} {m} inikas [yansı]
Abgleichen der Feinabstimmung {sub} {n} incelikleri ayarlama
abhandeln {v} [Thema] incelemek
die Abhandlung {sub} {f} inceleme
der Abhang {sub} {m} in
abhängig vom Ausmaß der Exposition ist eine regelmäßige ärztliche Untersuchung erforderlich infilaka bağlı olarak düzenli doktor kontrolu gereklidir
das Abkalben {sub} {n} ineğe doğurtma
der Abkalbestall {sub} {m} ineğin doğurma ahırı
abkapseln, sich {v} inzivaya çekilmek
abknallen {v} [knallte ab, hat abgeknallt] infilak etmek
abknallend {adj} infilak eden
der Ablass {sub} {m} indirim
der Ablass {sub} {m} indirme
ablassen {v} [ließ ab, hat abgelassen] indirmek
ablaufbereit indirime hazır
die Ablenkung {sub} {f} inhiraf
die Ablenkungskraft {sub} {f} inhiraf kuvveti
das Ableugnen {sub} {n} inkâr etme
ableugnen {v} [leugnete ab, hat abgeleugnet] inkâr etmek
die Ableugnung {sub} {f} inkâr
Ableugnungs- inkâr-
der Ablösungszinssatz {sub} {m} indirim haddi
abnehmender Mond {sub} {m} incelen ay
abneigen {v} [neigte ab, hat abgeneigt] inhiraf etmek
abplatten {v} [Erz: plattete ab, hat abgeplattet] ince yaprak haline getirmek
die Abrasionsfläche {sub} {f} ınma yüzeyi
abrechnen {v} {ugs.} [mit jemandem abrechnen] intikam almak
die Kerzenzieherin {sub} {f} [weiblich] buji çekici (bayan)
die Kuratorin {sub} {f} [weiblich] küratör
... ist hin {adv} [kaputt] ... kırık
... ist hin {adv} [kaputt] ... bozuk
... ist hin {adv} [kaputt] ... bozulmuş
... ist hin {adv} [kaputt] ... kırılmış
5 Kilo schwer sein {v} beş kilo ağırlığında olmak
50 Meter hoch sein {v} 50 metre yüksekliğinde olmak
das Aas {sub} {n} [für Frauen] pis kadın
ab Berlin Berlin`den itibaren
Ab jetzt schießt du immer so! {ugs.} şu andan itibaren hep böyle atacaksın
ab sein {v} ayrılmış olmak
ab sein {v} ayrı olmak
ab sein {v} bitkin olmak
ab sein {v} kopmuş olmak
ab sein {v} uzakta bulunmak
abasisch {adj} bitkin
das Abbaugestein {sub} {n} sökülmüş kaya parçaları
die Abbrecherin {sub} {f} [weiblich] okulu veya meslek eğitimini yarıda bırakan bayan
die Abbrucharbeits {sub} {f} yıkım işleminin
die Abc-Schützin {sub} {f} [weiblich] okuma çağindaki kız çocuk
die ABC-Staaten {sub} {pl} Arjantin
die Abchasierin {sub} {f} Abaza (bayan)
der Abdeckstein {sub} {m} koruyucu taş
der Abdomen {sub} {m} [Anatomie] karın
Abdruck in Gestein {sub} {m} kayayı oyarak baskı
0.004s